Türk Eğitim-Sen'den "Öğretmenime Dokunma" eylemi

Türk Eğitim-Sen'den "Öğretmenime Dokunma" eylemi

Türk Eğitim-Sen Kula Temsilciliği eğitim çalışanlarına yönelik şiddete dikkat çekmek için "Öğretmenime Dokunma" eylemi yaptı.

 

Türk Eğitim Sen Kula Temsilcisi Selahattin Başaran yaptığı yazılı açıklamada;“Değerli Basın mensupları,

Hemen her gün eğitim çalışanlarına yönelik şiddet haberleri ile sarsılıyoruz. Basına yansıyan haberlerden bazılarını sizlerle paylaşacağız.Tarih, 27.09.2012. Yer, İzmir. 40 yaşındaki öğretmen Rabia Sevilay Durukan, daha önce kendisini, “Dikkat et hoca, seni bıçaklarım” diyerek tehdit eden 16 yaşındaki öğrencisi tarafından öldürüldü. Tarih, 17.05.2014. Yer, Kayseri. Melikgazi İlçesi Selimiye Mahallesi Seyyid Burhaneddin Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı Mehmet Aktaş, Cuma namazı için okuldan ayrıldığı sırada, 12’nci sınıf öğrencisi yolunu keserek iddiaya göre devamsızlığı ile ilgili raporu vermek istedi. Raporu kabul etmeyen öğretmen Aktaş ile öğrenci arasında bu nedenle tartışma çıktı. Bu sırada öğrencinin attığı yumruk sonucu başını kaldırıma çarparak ağır yaralanan Mehmet Aktaş, kaldırıldığı Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne yaşamını yitirdi.

Tarih, 15.12.2017. Yer, İzmir. Ödemiş İlçesi Kaymakçı Çok Programlı Anadolu Lisesi Müdürü Ayhan Kökmen, 3 yıldır görev yaptığı okulda, öğrencilerinin pompalı tüfekle saldırısına uğradı. Yaşamını yitirdi. Değerli Basın Mensupları, Görüldüğü üzere eğitim çalışanlarına şiddet haberlerinin sonu gelmiyor. 2012 yılında Rabia Sevilay Durukan, 2014 yılında Mehmet Aktaş ve 2017 yılında da Ayhan Kökmen, hayatlarının en verimli döneminde öğrencilerinden, ailelerinden, sevdiklerinden koparıldı. Eğitim mücadelesinde yaşamlarını yitiren öğretmenlerimizi bir kez daha saygıyla ve minnetle anıyoruz. Onlar, eğitim şehitlerimizdir. İlim irfan yuvası okullarımızda çocuklarımıza sadece okuma yazma, matematik, fen bilimleri değil; her şeyden önce ahlaklı, erdemli insan olmayı öğreten, öğrencilerini çocuklarından ayırmayan, imkânı olmayan öğrencilere yardım eli uzatan bu öğretmenlerimiz hiç hak etmedikleri halde saldırıya uğramış ve öldürülmüştür. Öte yandan yine onlarca öğretmenimiz, eğitim çalışanımız her yıl öğrencileri ya da veliler tarafından fiziksel, sözlü, psikolojik şiddete uğruyor. Eğitimciler sustukça benzeri saldırılar artıyor. Başta öğretmenler olmak üzere eğitim çalışanlarının hakir görülmesi, horlanması, öğretmenlik mesleğinin küçümsenmesi, etkisiz ve yetkisizleştirilmesi, öğretmenlerin mülakat ile alınması, torpilli yönetici görevlendirmeleri, motivasyonu azaltan uygulamalar, ekonomik, özlük ve sosyal yönden hak gaspları, ülkeyi yönetenlerin öğretmenlerin, eğitim çalışanlarının itibarlarını sarsıcı açıklamalar yapılması, bugünkü tabloya zemin hazırlamıştır. Ülkeyi yönetenlerin eğitim çalışanlarını tahkir eden açıklamaları hafızalardaki tazeliğini korumaktadır. Başbakanlar, Milli Eğitim Bakanları, siyasiler, öğretmenlerin az çalıştıklarını, çok tatil yaptıklarını ve diğer memurlardan fazla kazandığını ifade ettiler. Öğretmenlere şahsiyet kazandırılmaya çalışıldığını söylediler. Öğretmenlere iş için başka kapıları adres gösterdiler. Hatta öğretmenlere, “Ya işini ya eşini tercih et!” denilerek akla zarar teklifte bulundular. Öğretmenin onurunu ve gururunu zedeleyen Alo 147 hattı açıldı. Asılsız ihbarlarla öğretmenler lekelendi. ALO 147, “Öğretmeni şikâyet hattı” haline geldi. Suçsuz yere şikâyet edilen öğretmenlerin bir kısmı soruşturmaya tabi tutuldu; hatta ceza alan öğretmenlerimiz oldu. Değerli Basın Mensupları,

Bugüne geldiğimizde de öğretmenleri rencide eden uygulamaların sürdürüldüğünü görüyoruz. Stajyer öğretmenler, performans değerlendirmesine tabi tutuluyor. Öğretmenlik mesleği; kadrolu, sözleşmeli, ücretli adı altında bölük pörçük edildi. Öğretmen alımlarında, mülakat uygulaması getirildi. Tüm bu yaşanan olumsuzluklar yetmezmiş gibi Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlere performans değerlendirme sistemi getiriyor. Yanlışlıklar silsilesini barındıran bu uygulama, öğretmenlerin, öğrenci ve veli gözünde değerini azaltacak, öğretmenlere yönelik psikolojik şiddetin aracı haline gelecek, öğretmenlerin itibarının tamamen yok olmasına yol açacaktır.

Öğretmen not verendir, not verilen değildir. Şayet roller değişirse not veren öğrenci, değerlendirilen öğretmen olursa öğrenciler de bunu dalga geçme aracı olarak görecektir.

Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimcilere değer veriyor gibi görünüp icraatları ile aslında öğretmenleri toplum nezdinde değersizleştirmektedir. En acısı da Milli Eğitim Bakanlığının bugüne kadar öğretmenlere yönelik şiddete karşı net bir duruş, tavır ve tepki gösterememesidir. “İvedilikle tedbir alın!” diye yıllardır söylediklerimiz, bugün ortadadır. Okulların güvenlik açısından ne durumda olduğu hepimizin malumudur. Değerli Basın Mensupları, Eğitim çalışanlarına yönelik şiddeti arttıran unsurlardan birisi de şiddeti uygulayan kişilerin cezalandırılmayacakları ya da önemsenecek bir yaptırımla karşılaşmayacakları düşüncesidir. Eğitim çalışanlarına yönelik şiddete asla hoşgörü gösterilmeyeceği, aksine şiddet suçlarının mutlaka cezalandırılacağı düşüncesinin yerleştirilmesi ve kamu sağlığını bozduğu için de ayrıca cezalandırılacağı düşüncesinin oluşturulması hükme bağlanmalıdır. Eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçmek amacıyla “Şiddeti Önleme Kanunu” çıkarılmalıdır. Türk Ceza Kanununda eğitim çalışanlarına yönelik şiddeti caydırıcı nitelikte yeni düzenlemeler yapılarak bu eylemlerin, kamu hizmetini engelleme, vatandaşın eğitim hakkını kullanmayı engelleme ve bunun sonucunda insan hayatının riske atılması gibi suç tipleri başlıkları altında değerlendirileceği yasal düzenlemeler yapılmalı, cezalar arttırılmalı ve verilen cezaların ertelenmemesi sağlanmalıdır. Şiddet olaylarında, şikâyet söz konusu olmadan savcılık, kamu davası açmalı, eğitim çalışanı devreden çıkmalıdır. Mobbing aracı haline de gelen Alo 147 hattının şikâyet hattı olarak kullanılmasının önüne geçilmelidir. Şikâyetler, etkili bir ön değerlendirmeye tabi tutulmalı, genel ve soyut nitelikte olan, şikâyet sahibinin adı ve adresi belli olmayan veya personelin kusuru bulunmadığı açıkça görülenler, değerlendirmeye alınmamalıdır. Öğretmenlerimizin itibarlarını rencide eden performans değerlendirme sistemi, tamamen kaldırılmalı, yönetici atamalarında kariyer ve liyakat sistemine geçilmeli, mülakatla öğretmen ve yönetici atama sisteminden vazgeçilmelidir.

Sorumlu sendikacılığı ilke edinen Türk Eğitim Sen, eğitim çalışanlarına şiddete karşı 7’den 70’e herkesi, toplumun tüm kesimlerini, ülkeyi yönetenleri, yetkilileri duyarlı olmaya çağırmaktadır.

Bu doğrultuda sendikamız, bugün tüm Türkiye genelinde kokart eylemi gerçekleştirmektedir. Türk Eğitim Sen üyesi öğretmenlerimiz 26 Nisan 2018 tarihinde derslere “ÖĞRETMENİME DOKUNMA” yazılı kokartlarla girecektir. Kokart eylemimiz ile eğitim çalışanlarına şiddete dikkat çekerek, MEB yetkililerini ve Hükümeti ivedilikle tedbir almaya çağırıyoruz. Daha fazla eğitim çalışanı şiddete uğramadan, öldürülmeden önce harekete geçilmesi elzemdir. Kokart eylemimiz, başlangıçtır. Daha fazla can kaybetmeye tahammülümüz yoktur. Bu düzen böyle gitmeyecektir. Eğer sosyal bir yara haline gelen öğretmene şiddet hadiseleri için gerekli tedbirler alınmazsa önümüzdeki süreçte iş bırakma eylemi de dahil olmak üzere daha radikal demokratik eylemleri hayata geçireceğimizin bilinmesini istiyoruz. Tedbirler alınana kadar eğitimcilere yönelik şiddeti gündemde tutmayı ve farkındalık yaratmayı sürdüreceğiz” ifadelerine yer verdi.