Kula Barosu yönetim kurulu üyeleri Avukatların darp edilmesi ve hatta öldürülmesini kınayarak, basın açıklaması yaptı.
Kula Barosu adına açıklama yapan Kula Baro Başkanı Mustafa Otçu ;” 2014 Yılını acılarla, ölümlerle, dövülen, saldırıya uğrayan avukatlarla kapattık. Meslektaşımız, güzel insan Av. İsmail Akkaya'nın bürosunda öldürülmesi bizleri çok sarstı. Avukatlara karşı işlenen cinayetlerden, 2009 yılında baromuz avukatı merhum Özcan Akçiçek,2012 yılında Afyon Barosu avukatı merhum Hüseyin Burhan Hayran,2014 yılında Adana Barosu avukatı merhum Yüksel Pişkin’in acılarının tazeliği henüz yüreklerimizde kaybolmamıştır. Baromuz Avukatı Hasan Namak Soma/Yırca köyünde yaptığı çevrecilik aktivitesi nedeniyle bir şirketin holiganlarınca saldırı ve işkenceye tabi tutulmuş, daha çok sayıda baromuz avukatı, bazen iş sahipleri bazen kamu görevlileri tarafından saldırıya uğramış ve fiziki şiddete maruz kalmışlardır. Bu feci olaya ulusal basının gerekli ilgiyi göstermemesi de bizi üzdü. Avukat, halktan biridir, halkın içindedir. Halkın vekilidir.Bir avukatın öldürülmesinin adeta görmezden gelinmesi çok düşündürücü. Avukata saldırı, hukuka saldırıdır ve nereden gelirse gelsin şiddetle kınıyoruz. Toplum kutuplaşıyor, insanlar silahlanıyor, şiddet eğilimli psikopat sayısı da maalesef giderek artıyor. Yargıya güven iyice düşüyor. Hastalıklı kişiler de kendilerine en yakın, en ulaşılabilir gördükleri yargı mensubu olan avukata şiddet uyguluyor. Bununla mücadele, ancak gerçekçi ve kapsayıcı bir bakış açısıyla mümkün olabilir. Hâkim ve savcılar, avukatı kurucu unsur olarak görecek; saygıyla yaklaşacak; odasından kovmaya, ayakta durma cezaları vermeye kalkışmayacak. Böyle davrananlara baromuzun Avukat Hakları Komisyonu gidiyor, konuşuyor, yanlışını anlatıyor. Geçen hafta Manisa Barosu Avukat Hakları Komisyonumuz Soma ve Akhisar ilçelerimizi ziyaret etmiş, meslektaşlarımızın şikâyetlerini dinlemiş ve ilgili birimleri ziyaret ederek uyarıcı anlamda temaslarda bulunmuşlardır. Meslek onurumuza aykırı davranışlar devam ederse gerekli tepkiler yükselerek devam edecektir. Bize saygısız davrananları, hâkim ve savcılıktan ayrıldıktan sonra aramızda görmek istemiyoruz. Bunun için de bütün hukuk yollarını kullanmaya kararlıyız. Bir avukat görevi sebebiyle darp edildiğinde veya hakarete uğradığında, polisin, savcının ve hâkimin; bu suç hâkime karşı işlenmiş gibi değerlendirme yapması kanuni zorunluluktur. Maalesef bu hassasiyeti görmüyoruz. Vurdumduymazlık gösterenleri unutmuyoruz, unutmayacağız. Görevlerini ihmal edenleri şikâyete ve takibe devam edeceğiz. Avukatlar maddi ve manevi her türlü müdahale ve saldırıdan uzak olarak görevlerini yapabilmeliler ve hakim ve savcılar gibi hukuki koruma kapsamı içinde bulunmalılar. Avukatı koruyamayan bir hukuk sisteminde hukukun üstünlüğünden bahsedilemez. Bu güvenceyi sağlayacak yeni bir AVUKATLIK KANUNU kaçınılmazdır.
Yeni bir avukatlık kanununun yasalaşması yerine Torba Yasalarla mesleğimizi ilgilendiren temel konuların, Avukatlık mesleğini yapılamaz hale getirdiğini görüyoruz. Soma Torba Yasası ile Avukatlık Sınavının Yönetmelikle düzenlemesine yasak getirilmiş, son çıkan Torba Yasa ile de Avukatın Hazırlıkta dosya inceleme hakkına kısıtlama getirilmiştir. Avukatın dosya inceleme hakkının kısıtlanması, savunma hakkının- adil yargılama hakkının kısıtlanması demektir. Hukukun üstünlüğünün yara alması demektir. Görüyorsunuz, bütün sorunların özü, hukuk devletinin, hukukun üstünlüğünün aşındırılmış olması. Bizim için hukuk devleti mücadelesi, ekmek kavgası. Buna "siyaset" diyenler ya sebep sonuç ilişkilerini kuramıyorlar ya da bilinçli olarak böyle diyorlar ki, mücadelemizin esası gözlerden kaçsın” dedi.
YORUMLAR